E-Ticaret Paketleri
Telefon
WhatsApp
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Lümpen Irkçılık”, “Arapça Alerjisi” ve  “Faşist Çapulcular” Sözleri Üzerine

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Lümpen Irkçılık”, “Arapça Alerjisi” ve

Faşist Çapulcular” Sözleri Üzerine

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 06 Mayıs 2024 tarihindeki “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi” sonrasında yaptığı açıklama tartışma ve eleştirileri beraberinde getirmiştir.

Erdoğan, konuşmasında  “….bazı beşinci kol elemanları tarafından medyada ve sosyal medyada körüklenen lümpen ırkçılığın asla iyi niyetli olmadığı açıktır. Türkiye'ye döviz getiren turisti, kendi nam ve hesabına okuyan uluslararası öğrenciyi, istihdam oluşturan tüccarı, girişimciyi, esnafı, emek yoğun işlerde alın teriyle çalışan gariban işçiyi velhasıl Türk ekonomisine katkı veren herkesi düşmanlaştıran, herkese saldıran bu başıbozuk güruh, ülkemiz düşmanları tarafından maşa olarak kullanılmaktadır." ifadelerini kullanmıştır.

Konuşmasının devamında  muhalefet çevrelerinin de bazı söylem ve eylemleriyle radikal faşizme meyletmesinin Türkiye siyaseti adına üzüntü verici olduğunu dile getiren Erdoğan, "Son dönemde tekrar ayyuka çıkan Arapça alerjisinin gerisinde de aynı hastalıklı zihniyet vardır.” demiştir.

Erdoğan’a göre; “…bunların derdi ne Türkiye'dir ne Türkçe'dir. Bunlar içlerindeki marazı ve nefreti sürekli birilerine yönelterek egolarını tatmin etmeye çalışan zavallılardır. Yurtseverlik, ülkemize sığınan mazlumlara zulmetmek değildir. Vatanına sahip çıkmak, ayrımcılık yapmak, yabancı turistleri, öğrencileri, sığınmacıları nefret objesi haline getirmek de değildir.”  Erdoğan, devlet ve millet olarak nefret suçu işleyen, Türkiye'nin çıkarlarına zarar veren, yıllık 54,3 milyar dolarlık gelirle ekonomimizin lokomotifi olan turizmi baltalayan faşist çapulculara asla müsaade etmeyeceklerini de vurgulamış ve nefret suçlarıyla mücadele noktasında bundan sonra daha kararlı, cezai açıdan daha caydırıcı adımlar atacaklarını belirtmiştir.

Erdoğan’ın konuşmasında kullandığı ve dikkatimizi çeken bazı sözcüklerin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamlarına bakılmıştır. Buna göre;

-“Lümpen”, “sınıfsız”, “ayaktakımı” olarak, ırkçılık “İnsanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti” olarak tanımlanmıştır.  “Lümpen ırkçılık”, bu durumda ayak takımının veya bir sınıfa ait olmayan yurttaşların kendi ırklarını başka ırklardan üstün olduğunun öne sürülmesi anlamına gelmektedir.

-“Alerji”, iş bu yazıdaki bağlamında “Bir kimseye veya bir şeye karşı olumsuz yönde duyulan aşırı duyarlılık” anlamına gelmektedir. Bu durumda “Arapça alerjisi”, Araplara karşı duyulan aşırı duyarlılık olarak düşünülebilecektir.

- “Çapulcu”, “düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan” anlamında kullanılmaktadır. Sözcük, Erdoğan’ın “Gezi Parkında bulunan ağaçların 27 Mayıs 2013 gecesi yerinden sökülmeye başlanması sonrasında oluşan protesto gösterilerine katılan protestocuları “birkaç tane çapulcu” olarak adlandırmasıyla bir popülarite kazanmıştır. “Faşist”, “Faşizm yanlısı olan kimse” anlamına, “faşizm” ise “İtalya'da 1922-1943 yılları arasında etkinliğini sürdüren, meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan, yetkinin, tek partinin elinde toplandığı düzen” anlamına gelmektedir.  

Avrupa’da 20. Yüzyılın ilk yarısında İtalya ve Almanya’da ortaya çıkmış olan faşizm, ırksal üstünlük anlayışı üzerine şekillenmiştir. İtalya ve Almanya örnekleri üzerinden “faşizm” kuramsal bir bağlama oturtulabilmektedir. Faşizm, her şeye muktedir bir devleti aktif olarak destekleyen mobilize, dinamik bir kitle tasavvur eder; çatışmaya olumlu nitelikler atfederek savaş kabiliyetlerini yücelten bir anlayışa sahiptir. Kitlesel medyayı propagandasında sistematik bir araç olarak kullanarak kitleyi etkisi altına alır ve yönlendirir. Nitekim; faşizm ile özdeş hale gelmiş olan Adolf Hitler, propagandanın gücünden faydalanarak kitleyi etkisi altına almak ve düşmanlar üretmek suretiyle, Alman halkını ve dünyayı bir felakete sürüklemiştir.

“Tarihin Sonu ve Son İnsan” adlı kitabın yazarı Francis Fukuyama, “…İslami fundamentalizm ile Avrupa faşizmi arasında yüzeyselden de öte bir benzerlik…” olduğunu ileri sürmüştür. Ken Booth, "Dünya Güvenliği Kuramı" adlı kitabında, faşizm fikrinin Avrupa dışında tartışıldığı ikinci alanın İslam dünyası olduğundan bahisle, faşizm suçlamasının küresel İslami cemaat içindeki aşırı eğilimlere yöneltildiğini belirtmiştir. Gerçekten de Avrupa'daki faşizmle İslamı bir ideoloji olarak kullananların hareket tarzlarının şaşırtıcı derecede benzerlik taşıdığı değerlendirmelerinde bulunulmaktadır.

Tekrardan Erdoğan’ın 06.05.2024 tarihli açıklamasında dikkatimizi çeken başlıca hususlar, medyada ve sosyal medyada lümpen ırkçılığın körüklendiğinden”, “muhalefet çevrelerinin bazı söylem ve eylemleriyle radikal faşizme meylettiğinden”, Arapça alerjisi’nden ve faşist çapulcula’rdan söz ederek cezai açıdan daha caydırıcı adımlar atacaklarını ifade etmiş olmasıdır.

Erdoğan’ın konuşmasında yer aldığı gibi gerçekten de bazı beşinci kol elemanları” medyada ve sosyal medyada lümpen ırkçılığı körüklemekte midir? ya da Türkiye'ye döviz getiren turist, kendi nam ve hesabına okuyan uluslararası öğrenci, istihdam oluşturan tüccar, girişimci, esnaf, emek yoğun işlerde alın teriyle çalışan gariban işçi velhasıl  Türk ekonomisine katkı veren herkes düşmanlaştırılmakta mıdır, herkese saldırdığı ve başıbozuk olduğu ifade edilen bu güruh, ülkemiz düşmanları tarafından maşa olarak kullanılmakta mıdır.

Gerçekten de muhalefet çevreleri de, bazı söylem ve eylemleriyle radikal faşizme meyletmekte midirler, bu çevrelerde ayyuka çıkan bir Arapça alerjisi ve hastalıklı bir zihniyet mi vardır. Bu çevrelerin derdi, Türkiye ve Türkçe değil midir; bunlar egolarını tatmin etmeye çalışan zavallılar mıdır; ülkemize sığınan mazlumlara zulmetmekte midirler; bunlar, devlet ve millet olarak nefret suçu işleyen, Türkiye'nin çıkarlarına zarar veren, yıllık 54,3 milyar dolarlık gelirle ekonomimizin lokomotifi olan turizmi baltalayan ve cezalandırılmaları gereken faşist çapulcular mıdır. Kanaatimce, Erdoğan’ın konuşmasında ifade ettiği hususlar, gerçek durumla örtüşmemektedir.

Erdoğan’ın izlemiş olduğu yanlış dış politikanın bir tezahürü olarak, ülkemize, milyonlarca sığınmacının kontrolsüz bir şekilde doluşmasına ve Türkiye’nin başına bela olmalarına, iç ve dış güvenlik risklerinin artmasına, toplumsal huzurun bozulmasına sebebiyet verilmiştir. Söz konusu “davetsiz misafir’lerimizin geldikleri ülkelere güven içerisinde geri dönmelerini istemek ne beşinci kol faaliyetidir ne de faşizmdir; yurtseverliğin ve Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmanın bir gereğidir.

Türkiye Cumhuriyeti, etnik köken veya dinsel inançlara dayalı olarak kurulmamış;  etnik kökeni veya dinsel inancı ne olursa olsun, Arap kökenli yurttaşlarımız dahil olmak üzere, Anayasamızın tanımladığı bağlamda “Türk” kabul edilmişlerdir. Dile getirilen muhalefet çevrelerinin, Araplar dahil, herhangi bir etnik veya dinsel kimliğe karşı bir alerjisi bulunmamaktadır. Türk kimliğinin muhafaza edilmesi ve Türkçe’nin her yerde kullanılmasını istemenin de faşizm ile bir alakası yoktur.  

Muhalefet çevrelerinin derdi Türkiye’dir ve Türkçe’nin yaygın ve doğru bir şekilde kullanılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit yurttaşları olarak hiç kimseye karşı nefret ve ayrımcılık anlamına gelebilecek en ufak bir söylemden de bahsedilemeyeceği kanaatindeyim.  

Erdoğan’ın yanlış dış politikasının sonucunda Türkiye’ye sığınmak mecburiyetinde kalan sığınmacılara uluslararası hukuk bağlamında gerekli korumanın sağlanması tabii bir durumdur; ancak, tabii olmayan şey, bu sığınmacıların Türkiye’nin toplumsal yapısını bozacak şekilde, Türkiye’de kalıcı hale getirilmesine yönelik entegrasyon politikalarının Dünya Bankası ve Avrupa Birliği’nin destekleriyle yaygın bir şekilde uygulanmasıdır.

Türkiye’ye yabancı turistlerin gelmesine ve üniversitelerimizde başka ülke yurttaşı  vasıflı öğrencilerin öğrenim görmelerine, konut satın alarak para karşılığı yurttaşlık kazanmak şeklinde değil, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yapılması suretiyle istihdam olanaklarının ve katma değerin oluşturulmasına yönelik politikalara da karşı bir çıkışları olmamıştır. 

Gerçeklikle örtüşecek şekilde lümpen ırkçılığı körükleyenler, radikal faşizme meyledenler, başka etnik veya dinsel gruplara alerjisi olanlar ve “faşizm’in kuramsal bağlamıyla birebir örtüşenler, konuşmalarında muhalefet eden yurttaşları düşmanlaştıran, eşkıya, terörist, çürük, sürtük, çapulcu, ahlaksız, adi, af edersiniz Ermeni, soysuz, İsrail dölü, cibilliyetsiz, edepsiz, yalaka, vampir, ölü sevici gibi kelimelerle itham eden, kendilerinden olan ve kendilerinden olmayan ayrımı yapan bir zihinsel anlayışa sahip olanlar olsa gerektir.

 

Yenilik Partisi Parti Sözcüsü

Doç.Dr. Kemal ÇİFTÇİ

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Puan Durumu

Takım OM G M P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20

Çorlu Nöbetçi Eczaneler

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği